Tanrı Kendini Yok Edebilir mi? Teolojik, Felsefi ve Mantıksal Bir İnceleme
- İŞTE! ARTIK BİLİYORUM
- 17 Şub
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 18 Şub
Hristiyanlıkta Tanrı’nın doğası ve kudreti hakkında sıkça sorulan sorulardan biri şudur: “Tanrı kendini yok edebilir mi?”
İlk bakışta bu soru sadece teorik olarak ilginç gibi görünebilir, ancak derinlere inildiğinde bu konunun Tanrı’nın doğası, mantık, felsefe ve Hristiyan teolojisinin temel kavramlarıyla bağlantılı olduğu görülür.
Tanrı’nın Doğası: Değişmezlik ve Mükemmellik
Hristiyan teolojisi, Tanrı’yı değişmez (immutabilis) bir varlık olarak tanımlar. Tanrı’nın doğası sabit ve mükemmeldir; bu, Tanrı’nın varlığının ya da karakterinin herhangi bir şekilde değişemeyeceği anlamına gelir. Kutsal Kitap, bu konuda oldukça nettir:
Malaki 3:6: “Ben, RAB'bim değişmem.”
İbraniler 13:8: “İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır.”
Yakup 1:17: “Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası'ndan gelir. .”
Bu ayetler, Tanrı’nın doğasının sabitliğini, değişmediğini açıkça ifade eder. Eğer Tanrı kendini yok edebilseydi, bu O’nun değişmezliğini ihlal ederdi. Değişmezlik, Tanrı’nın varoluşunun temel özelliklerinden biridir ve bu özellik O’nun hem varoluşunun hem de gücünün sürekliliğini sağlar.
Felsefi Bir Perspektif: Mükemmel Varlık Olarak Tanrı
Felsefede, Tanrı genellikle "Mükemmel varlık" olarak tanımlanır. Bu tanım, Tanrı'nın her yönden eksiksiz olduğunu ifade eder. Kendini yok etmek, varoluşu sonlandırmayı ifade eder ve bu da eksiklik ve sınırlılık anlamına gelir. Eğer Tanrı kendini yok edebilseydi, O artık mükemmel olmazdı; çünkü mükemmel bir varlık eksiklik ya da yoklukla bağdaşamaz. Felsefi olarak, Tanrı’nın kendini yok etmesi kendi doğasıyla çelişir.
Bu bağlamda şunu söyleyebiliriz: Tanrı'nın kendini yok etmesi mantıksal olarak imkansızdır çünkü bu O'nun mükemmellik ve değişmezlik özellikleriyle bağdaşmaz. Tanrı’nın doğasına aykırı bir eylemi gerçekleştirmemesi, O’nun her şeye gücü yetme (omnipotence) özelliğini ortadan kaldırmaz; aksine, O’nun mantıksal ve doğasal tutarlılığını vurgular.
Her Şeye Gücü Yetme Kavramının Doğru Anlaşılması
Her Şeye Gücü Yetmek Nedir?
Kutsal Kitap, Tanrı'nın her şeye gücü yettiğini açıkça ifade eder:
Matta 19:26: “İnsanlar için bu imkânsız, ama Tanrı için her şey mümkündür.”
Eyüp 42:2: “Senin her şeyi yapabileceğini biliyorum, Hiçbir amacına engel olunmaz.”1
Ancak bu ifadeler, Tanrı’nın mantıksal olarak çelişkili şeyleri yapabileceği anlamına gelmez. Örneğin, Tanrı’nın bir “köşeli daire” yaratması mümkün değildir çünkü böyle bir şey mantıksal olarak imkânsızdır. Benzer şekilde, Tanrı’nın kendini yok etmesi de mantıksal bir çelişki içerir.
Felsefi Analiz: Mantıksal Çelişmezlik
Tanrı'nın her şeye gücü yetmesi, mantıksal olarak mümkün olan her şeyi yapabileceği anlamına gelir. Bu noktada, Hristiyan filozof Thomas Aquinas’ın görüşlerini ele alabiliriz. Aquinas şöyle ifade eder:
“Tanrı, her şeye gücü yetendir. Ancak bu, mantıksal olarak imkânsız olan şeyleri yapabileceği anlamına gelmez. Çünkü bu tür şeyler, gerçek eylemler değil, anlamsız kavramlardır.”2
Aquinas, Tanrı’nın kendini yok etmesi gibi çelişkili kavramların, “yapılabilir bir şey” olmadığını savunur. Tanrı’nın her şeye gücü yetmesi demek, mantıklı ve doğasına uygun şeyleri yapabileceği anlamına gelir. Bu nedenle, Tanrı’nın kendini yok edememesi O’nun kudretini azaltmaz; aksine, O’nun doğasına uygun bir tutarlılık gösterir. Çünkü Tanrı mantıksız olanı yapmaz.
Mantık ve Felsefe: Çelişmezlik İlkesi
Felsefede "çelişmezlik ilkesi" (principle of non-contradiction), bir şeyin aynı anda hem var hem de yok olamayacağını söyler. Tanrı'nın kendini yok etmesi, hem var olup hem de var olmaması anlamına gelir ki bu mantıksal olarak mümkün değildir. Çelişmezlik ilkesi, Tanrı’nın doğasını anlamada temel bir ilkedir.
Mantıksal İmkansızlık Örneği: Kare Bir Daire
Bir daire tanım gereği köşesizdir. Ancak birisi, “köşeli bir daire” yapmayı teklif ederse, bu teklif anlamsızdır çünkü köşeli daire kavramı kendi içinde çelişkilidir. Benzer şekilde, Tanrı’nın kendini yok etmesi, O’nun varlık tanımıyla çelişir. Böyle bir kavramda mantıksal olarak anlamsızdır ve gerçekleşmesi mümkün değildir.
Bilim ve Fizik Perspektifinden Yaklaşım
Tanrı’nın kendini yok etmesi sorusu fiziksel bilimlerin kapsamının ötesindedir çünkü bilim, Tanrı’nın fiziksel evrenin dışındaki doğasını doğrudan inceleyemez. Çünkü O madde ve zamandan bağımsızdır. Ancak modern fizik, bazı imkansızlıkları anlamamıza yardımcı olabilir:
Fizik, evrenin varlığı için bir başlangıç noktası gerektiğini öne sürer.
Einstein’ın izafiyet teorisi kozmolojik (evrensel) argümanın en temel
dayanağıdır. Bunu biraz daha açacak olursak, mantık şöyle ilerler:
Başlangıcı olan her şeyin bir (başlatıcı) nedeni vardır
Evrenin bir başlangıcı vardır
Öyleyse evrenin bir nedeni olan vardır
Tanrı, Hristiyan inancında bu başlangıç noktasıdır (ex nihilo yaratılış). Tanrı’nın kendini yok etmesi, evrenin varoluşunun da sona ermesi anlamına gelir. Bu da fiziksel yasaların ötesinde bir yıkımı ifade eder.
Sonuç olarak Tanrı’nın kendini yok edememesi, O’nun sınırlı olduğunu değil, tam tersine mükemmel ve tutarlı olduğunu gösterir. Bu sonuç, hem teolojik hem felsefi hem de mantıksal olarak desteklenebilir:
1. Teolojik olarak, Tanrı değişmezdir ve Kutsal Kitap O’nun doğasının mükemmel olduğunu vurgular.
2. Felsefi olarak, Tanrı’nın mükemmel bir varlık olduğu ve çelişkili kavramların mümkün olmadığı açıktır.
3. Mantıksal olarak, Tanrı’nın kendini yok etmesi kendi doğasıyla çelişir ve çelişkiler mantıksal olarak imkansızdır.
Tanrı’nın doğası gereği, varlığı tüm evrenin temelini oluşturur. Bu nedenle, Tanrı’nın kendini yok etmesi, varlık kavramının kendisini imkansız kılar. Bu da Tanrı’nın varoluşunun hem gerekli hem de mantıksal olduğunu kanıtlar.
Dipnotlar:
The Bible Society in Turkey. The Translation Trust / Yeni Yaşam Publications 2001, 2008
Aquinas, Summa Theologica
Komentarze